İlçemiz kişi başına düşen milli gelirde ülke genelindeki ilçe sıralamasında üst sıralarda, eğitim ’de ise ilimizde başarı sıralamasında ikinci sırada bulunmaktaydı.
Görevli gelen bürokrat ve memur görev süresi bittiğinde tayinini durdurmak için girişimlerde bulunurdu. İlçemiz yıllar önce karayoluyla hac yolculuğuna çıkan ülkemiz insanlarının konakladığında misafirperverliğiyle nam saldığı bir bölgeydi.
Ne olduysa komşu ülke Suriye’de 2011 yılında başlayan iç karışıklıktan dolayı ülkemize özellikle de ilimize ve ilçemize misafir ettiğimiz komşularımızın geçici diye geldikleri ve en kısa sürede ülkelerine geri dönecekleri umuduyla başladı. Ama maalesef bu güne kadar ne Suriye’deki savaş bitti ne de misafir ettiğimiz insanlar memleketlerine dönebildi.
Tabi ki insan olarak onların başına gelen felaketin travması ağır ama bu süreçle ilgili plan ve program yapılmayan bir ilçenin kaderi de bu olmamalıydı.
Misafirlerimizin bizler gibi hareket etmesini beklerken bizler de onlar gibi yaşamaya başladık, bir tek farkımız kaldı erkeklerinin giydiği fistanı(boydan giydikleri elbise) giymemiştik, onlar kalmaya devam ederlerse kısa bir süre sonra bizlerde giymeye başlayacağız.
Dünyada kendi nüfusundan fazla mülteciyi barındıran ikinci bir ilçe yok, birleşmiş milletlerin insanlık ödülü vereceği yer ilçemiz olmalı. (belki de haberleri olmadığı için vermiyorlardır…)
Biz üzerimize düşen görevi fazlasıyla yaptık diye düşünüyorum, misafirperverliğimizi gösterdik ama sürecin böyle uzayacağını tüm dünyanın görmesine ve bilmesine rağmen bizleri yönetenler göremedi veya işlerine gelmedi. Bizler ne istedik bu süreçte mağdur olduğumuzu ve ilçe yerel halkı olarak ekonomik ve sosyal yönden desteklenmemiz gerektiğini belirttik ama maalesef iktidarın da muhalefetin de bir türlü işine gelmedi.
Dünya ve ülkemizin bir çok yerinde 4.0 sanayi konuşuluyorken bizler daha kullanılamaz hale gelen içme suyu şebekesinin ilçe belediyesinin mi yoksa büyükşehir belediyesinin mi değiştirmesinin gerektiğini netleştiremedik.
Barındırdığımız mültecilerden dolayı Avrupa birliği ve diğer ülkelerin fonlarından nasıl yararlanacağımız hesabını hiçbir zaman yapamadık. Ortak akıl denen olguyu bir türlü içimize sindiremedik, kentin acil ihtiyaçlarının belirlenip çözüm yolu üretilmesiyle ilgili adım atamadık. İlçenin problemlerinin konuşulduğu bir Kent Konseyini hayata geçiremedik.
Aslında en büyük kaybımız gençlerimiz oldu, onların burada kalmalarını sağlayacak istihdam yaratacak ne fabrikaları kurabildik ne de sosyalleşmelerini sağlayacak alanlar yaratabildik. Üzerimize ölü toprağı serpilmişçesine çocuklarımızın da geleceğini heba ediyoruz…
SAYGILARIMLA… A.HÜSEYİN ABAY